Bedeni Saran Bağ: Fasya

Bedeni Saran Bağ: Fasya

Fasya…

 

Belki daha önce adını hiç duymadığınız, vücudunuzdaki gizemli en büyük organ.

Belki de adını duydunuz (özellikle de fizyoterapist veya osteopatları takip ediyorsanız) ama tam olarak ne olduğunu kavrayamadınız. Araştırmalara göre yeni bir beden algısı zamanı geldi ve bu ancak fasyayı tanımamızla olabilecek bir şey.

 

Fasya, anatomik bir yapıyı kavrayan fibro-elastik bir doku. Kolajen bakımından çok zengin bağ dokudur. Fasya alanındaki en önemli isimlerden biri olan Tom Myers, fasyayı şu şekilde tanımlıyor: “70 trilyon hücremizi uygun yerlerinden bir arada tutan, lifli, yapışkan ve ıslak proteinlerden oluşan, üç boyutlu bir örümcek ağdır. Fasya baştan ayağa, doğumdan ayağa, mikrodan makroya her yerdedir.” Geçenlerde İnstagram hikayelerimde de paylaştığım fotoğrafı hatırlarsanız, tam da bir örümcek ağa benzer fasya. Ve bir örümcek ağında nasıl tüm sistem birbirine bağlıysa, fasya da böyledir.

Anatomideki eski bilgilere baktığımızda, vücudun ayrı parçalardan oluşuyor gibi anlatılıyordu. Yani ligamentler, tendonlar, kaslar, kemikler, organlar, damarlar, sinirler, su, kan, hormonlar vücudumuzu oluşturuyor. Tabii ki durum böyle. Fakat artık biliyoruz ki fasya bu saydıklarımın tamamında var; içinde (derin) ve dışında (yüzeysel), bütününde. Ve bir ağ olduğu için de birbirine bağlı dedik. Evet fasyalarımız birbirine bağlı, ve sayıları da oldukça fazla (120 civarı).

Fasyalar birbirine bağlı ise, tüm bu saydığım parçalar da birbirine bağlı olmuş oluyor. Bana göre bir güzel örnek de portakal. Portakalı soyduğunuzda gördüğünüz lifleri düşünün. İçinde ve dışında, her yerde var. Aynen fasya gibi. Bu nedenle ayağımızdan başımıza kadar tüm vücudumuz birbirine bağlı. Ve tüm bu özelliklerinin yanı sıra, artık 6. duyu organımız olarak kabul ediliyor; hatta en büyük duyu organımız olarak. Uzaydaki yerimizi fasya sayesinde algılarız. Yön, baskı, hareket, hisler…hepsi fasyadan gelir.

 

Fasya sistemini anlamaya başladığımızda, bedenimizin işleyişini de daha iyi kavrarız. Eğer fasyalar birbirine bağlı ise ve tüm anatomik parçaların içinde ve dışında ve arasında yer alıyolarsa, tüm beden birbirine bağlı demektir ve bu hiçbir anatomik sistemin bağımsız çalışmadığı anlamına gelir. Yani bize ezberletildiği gibi beyin tüm organ ve sistemleri kontrol eder şekilde basit değil herşey. Daha çok bir orkestra gibi aslında beden; tüm parçalar birbiriyle iletişim kuruyor ve birbirini etkiliyor. Örnek vermek gerekecek olursa; pelvik tabandaki bir problem çeneden geliyor olabilir. Veya ayaklar dizde sıkıntı yaratabilir, çok uzun süre bilgisayar başında yazı yazarken ellerdeki gerginlik sırtımızda bir ağrıya neden olabilir.

Fasya ile ilgili görsellere baktığınızda kumasi tüm bedenine geçirmiş kişileri de görürsünüz. Fasyanın esneme kapasitesini ifade eder bu. Nasıl bir çorap giye giye genişler ve esner, ve tam tersi giyilmedikçe katı kalırsa, fasya da aynı şekilde hareket ettikçe elastik yapısını korur. Bunu nemlenme ile yapabilir. Zaten yapısı suludur. Ama bizim bildiğimiz sıvı su yerine, jelimsi bir su. Yani sadece su içerek fasyayı nemlendiremeyiz. Bunun için asıl ihtiyaç duyduğu şey hareket. Başka bir örnek verecek olursak, balı düşünün. Durduğu yerde kıvamı daha katıdır. Özellikle de buz dolabında iyice katılaşır. Bir kaşık ile karıştırdıkça ısınır, yumuşar ve akışkan hale gelir. İşte fasya da böyle. Hatta fasya sadece katılaşmaz, yapışır bile. Ve yine başa geri dönecek olursak, madem fasyalar birbirine bağlı, o zaman ayaktaki plantar fasyayı rahatlatıp esnetmek, tüm vücuda etki sağlayacaktır. Ya da tam tersi. Hareket etmeyerek katılaşacak ve ona göre yine tüm vücudu etkileyecektir. Yani fasya, tekrarlayan hareketler ve hayat tarzıyla şekilleniyor.

 

Fasya sağlığının bozulmasına en çok katkıda bulunan faktörlere bakacak olursak:

  • Fiziksel sakatlıklar
  • Omurga veya eklem kaymasıyla oluşan yerel rahatsızlıklar
  • Cerrahi işlemler
  • Duruş bozukluğu
  • Toksinler
  • Stres

 

Bunlardan strese özellikle değinmek istiyorum. Çok klişe bir şekilde stresin beden için iyi olmadığını herkesten duyarız. Bunun pek çok açıklaması var aslında. Konumuz fasya olduğuna göre, gelin bu açıdan bakalım. Stres anında, özellikle de yoğun streste, diyafram gerginleşir. Bu istemsiz olan bir durum. Bu gerginlik, fasyal bağlantılar ile kaburgada ve sırtta da kasılmaya ve katılaşmaya neden olur. Aynı şekilde yine yoğun stres altında olan kişilerde sıklıkla diş sıkma sorununa rastlanır. Buradaki gerginlik boyuna, omuza, sırta, bele, kalçaya, pelvik tabana kadar iner. Bu katılaşmalar bir düğüm şeklini alır ve halk arasında kulunç adı verilen tetik noktalara dönüşür. Tetik noktaları, aslında fasya üzerindeki enerji ve bilgi akışının bloke olmasından, ki bu akış ıslak yapısı sayesinde oluyor, başka bir şey değildir. Tetik noktaları:

  • Aynı myofasyal zincirde başka tetik notkasının oluşmasına
  • Kronik ağrılara
  • Kasın kısalmasına, kuvvet kaybetmesine ve yorulmasına
  • Hareket kabiliyetinin azalmasına
  • Sakatlıklara neden olur.

 

Fasyalardaki tetik noktaları çözüldüğü zaman:

  • Duruş düzelir
  • Hareket kabiliyeti artar
  • Daha esnek bir vücuda sahip olunur
  • Stres ve travmalara karşı vücutta koruma mekanizması gelişir
  • Sakatlanma riski azalır
  • Vücuttan toksin atılmasına yardımcı olur
  • Bölgesel enflamasyon azalır veya tamamen ortadan kalkar
  • Beden farkındalığı artar
  • Kişi kendini daha dingin ve huzurlu hisseder

 

Son maddeye geri gelecek olursak.. Fasya ve kendini dingin ve huzurlu hissetmek arasında nasıl bir bağlantı olabilir? Fasya üzerinde bulunan sinir reseptörü sayısı kastan on kat daha fazla! Ve bunların hormon sistemini etkilediği de düşünülüyor. Örnekle anlatacak olursam; depresyon problemi olan birinin vücudu öne doğru kapanır ve postürü bu yönde değişir. Bu kişiye biraz beden farkındalığı çalışması yaptırdığımızda, hem postürünün değiştiğini hem de kendini daha iyi hissettiğini gözlemleriz. Bunlar fasyal reseptörlerin, seratonin (mutluluk hormonu) gibi nörotransmitter’lerin salınımını tetikleyebileceğinin güzel bir örneği. Bu nedenle fasya bizim en önemli duyusal organımız. Bu anlamda fasya propriyoseptif (uzaydaki yerimiz) bir organ olmasının yanı sıra, interoseptif (içe dönüş) de bir yapıdır. Yani kişinin kendini nasıl hissettiğini de algılamasına yardımcı olur.

 

Peki fasya sağlığı için nelere dikkat etmek gerekir? Bu da bir sonraki yazının konusu olsun.

 

Sporla kalın, sağlıkla kalın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Merci de renseigner votre identifiant ou votre adresse e-mail. Vous recevrez un e-mail contenant les instructions vous permettant de réinitialiser votre mot de passe. Lütfen kullanıcı adınızı veya email adresinizi girin. Kullanıcı şifrenizi nasıl değiştirebileceğinizi anlatan bir email gönderilecektir.